Hukukçularımız
beni bağışlasınlar,
Mahkemelerde
bir kaide vardır; Usul esastan önce gelir. Dolayısıyla hâkimler ilkönce buna
dikkat ederler.
Usule bakalım,
Ordu
büyükşehir Belediyesi bir uygulama başlatmış. Atatürk parkından Yüzüncüyıl’a
kadar yürüyüş yolu planlamış ve yapıyor. Tam Yalıkahvesi’ne gelindiğinde geçmişte
de olduğu gibi “dur bir dakika geçemezsin” deniliyor.
Neden?
Sosyal
medyada ve basında yazılıp çizilenlere göre belli başlı neden “Yalıkahvesi’ni
betona boğdurmayız.”
Hâkim o zaman
sormaz mı?
İyi de bu
beton buraya gelene kadar neredeydin? Öbür taraflar Ünye sahili değil mi? Neden
o zaman itiraz etmediniz?
Hadi diyelim “zamane
hâkimi” usulü atladı. Esasa geldi.
Anlatın
bakalım gerekçeniz ne? Dedi.
“Efendim,
doğal alanımız yürüyüş yolu gerekçesi ile betona gark ediliyor. Zaten yeterince
büyük kaldırımımız var.”
Şimdi orada
ne var ve nasıl kullanılıyor?
“Halis yoz
yeşilliğimiz ve dünyaca ünlü kumsalımız var. Bir de eşi benzeri olmayan koyumuzun
güzelliği…”
Kumsalın
deniz kıyısında uygulama var mı?
“Yok, kaldırımın
beş- altı metre kıyısı.”
Ana koya
tecavüz yok yani. Peki, orası şu anda nasıl kullanılıyor?
“ Sere serpe
kayıklar, jet şeyler falan…”
Daha başka?
“Arada bir
otomobilimizi park ediyoruz. Yazın çay masaları kuruyoruz. Bazıları yüzme
mevsiminde kimseye zarar vermeden “ufacık” çadırlar kuruyor. Eğer yer kalırsa
kumda top oynuyoruz.”
Özel mülk
gibi yani… İş anlaşıldı… Yaz kızım.
……… …………
………… …….
Bir profesör konusunu
kürsüde ilkokul çocuğu gibi anlatırsa “in lan aşağı” dersiniz. Eğer serde
kibarlığınız varsa “ya sabır” çekerek anlatımın sonunu zor getirirsiniz.
Yalıkahvesi konusunda
CHP kendinden beklenmeyecek kadar “en hafif tabirle” acemice davrandı. Bu işi
Mustafa Adıgüzel’e yıktı. İlçe teşkilatı da “figüranlık” yaptı. Aslında konu
bizatihi ilçe yönetiminin sorumluluğunda idi.
Zaten
(zannımızca) Adıgüzel hazır gelmişken “tam benlik” deyip üzerine atladı. Şovunu
da yaptı, çekip gitti. Muhtemel ne yaptığını ne söylediğini bile unutmuştur. Onun
için “vakayı normalden.”
Halbuki CHP
konuya daha ciddi ve bilimsel yaklaşmalıydı.
Ne yapması
gerektiğini, hangi yöntemi izlemesi gerektiğini burada anlatacak değilim. Şunu
söylemekle yetineceğim. Türkiye’de olduğu gibi umduğum ve tasavvur ettiğim ama
hayal kırıklığı yaşadığım bu CHP, çağdaş olabilmesi için daha kırk fırın ekmek
yemesi lazım geldiği ayan beyan ortada.
Hazır yeri
gelmişken,
Ben
belediyenin gezinti yolunu Yüzüncüyıl’ın deniz tarafından Çamlığı geçip
Batıpark’a kadar götürmesini arzularım.
Son olarak
mimarca,
Yüzüncüyıl’dan
sonra Çamlığa kadar denize nazır “balaca seyir terasları” yapılırsa fena olmaz
hani…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder