Bu Blogda Ara

12 Eylül 2025 Cuma

YALIKAHVESİ EŞLİĞİNDE CHP!..


Hukukçularımız beni bağışlasınlar,

Mahkemelerde bir kaide vardır; Usul esastan önce gelir. Dolayısıyla hâkimler ilkönce buna dikkat ederler.

Usule bakalım,

Ordu büyükşehir Belediyesi bir uygulama başlatmış. Atatürk parkından Yüzüncüyıl’a kadar yürüyüş yolu planlamış ve yapıyor. Tam Yalıkahvesi’ne gelindiğinde geçmişte de olduğu gibi “dur bir dakika geçemezsin” deniliyor.  

Neden?

Sosyal medyada ve basında yazılıp çizilenlere göre belli başlı neden “Yalıkahvesi’ni betona boğdurmayız.”

Hâkim o zaman sormaz mı?

İyi de bu beton buraya gelene kadar neredeydin? Öbür taraflar Ünye sahili değil mi? Neden o zaman itiraz etmediniz?

Hadi diyelim “zamane hâkimi” usulü atladı. Esasa geldi.

Anlatın bakalım gerekçeniz ne? Dedi.

“Efendim, doğal alanımız yürüyüş yolu gerekçesi ile betona gark ediliyor. Zaten yeterince büyük kaldırımımız var.”

Şimdi orada ne var ve nasıl kullanılıyor?

“Halis yoz yeşilliğimiz ve dünyaca ünlü kumsalımız var. Bir de eşi benzeri olmayan koyumuzun güzelliği…”

Kumsalın deniz kıyısında uygulama var mı?

“Yok, kaldırımın beş- altı metre kıyısı.”

Ana koya tecavüz yok yani. Peki, orası şu anda nasıl kullanılıyor?

“ Sere serpe kayıklar, jet şeyler falan…”

Daha başka?

“Arada bir otomobilimizi park ediyoruz. Yazın çay masaları kuruyoruz. Bazıları yüzme mevsiminde kimseye zarar vermeden “ufacık” çadırlar kuruyor. Eğer yer kalırsa kumda top oynuyoruz.”

Özel mülk gibi yani… İş anlaşıldı… Yaz kızım.

………    …………   …………   …….

Bir profesör konusunu kürsüde ilkokul çocuğu gibi anlatırsa “in lan aşağı” dersiniz. Eğer serde kibarlığınız varsa “ya sabır” çekerek anlatımın sonunu zor getirirsiniz.

Yalıkahvesi konusunda CHP kendinden beklenmeyecek kadar “en hafif tabirle” acemice davrandı. Bu işi Mustafa Adıgüzel’e yıktı. İlçe teşkilatı da “figüranlık” yaptı. Aslında konu bizatihi ilçe yönetiminin sorumluluğunda idi.

Zaten (zannımızca) Adıgüzel hazır gelmişken “tam benlik” deyip üzerine atladı. Şovunu da yaptı, çekip gitti. Muhtemel ne yaptığını ne söylediğini bile unutmuştur. Onun için “vakayı normalden.”

Halbuki CHP konuya daha ciddi ve bilimsel yaklaşmalıydı.

Ne yapması gerektiğini, hangi yöntemi izlemesi gerektiğini burada anlatacak değilim. Şunu söylemekle yetineceğim. Türkiye’de olduğu gibi umduğum ve tasavvur ettiğim ama hayal kırıklığı yaşadığım bu CHP, çağdaş olabilmesi için daha kırk fırın ekmek yemesi lazım geldiği ayan beyan ortada.

Hazır yeri gelmişken,

Ben belediyenin gezinti yolunu Yüzüncüyıl’ın deniz tarafından Çamlığı geçip Batıpark’a kadar götürmesini arzularım.

Son olarak mimarca,

Yüzüncüyıl’dan sonra Çamlığa kadar denize nazır “balaca seyir terasları” yapılırsa fena olmaz hani…

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

Hiç yorum yok:

UÇUK KAÇIK BİR YAZI

  Televizyonlar henüz siyah beyazken ve çanak antenlerimiz yokken, bazen televizyonlarımıza (özellikle) Sovyet yayınları karışırdı. Mesela t...