21 Kasım 2008 Cuma

KIR SAÇLI ORTA YAŞLI ADAM

“Bir daha dünya’ya gelirsem dedi kendi kendine orta yaşlı adam; “arasatta” kalmamak için elimden geleni yapacağım” . Bu sözleri söylerken içi buruktu.Biraz anlaşılamamanın biraz da bulunduğu konumdan hoşnut olamamanın küskünlüğü vardı içinde.
- “Ne o” dedi arkadaşı gülerek.”Karadeniz’de gemilerin mi battı?
- Uğraşma yahu benimle gene zılgıtı yedik!
- “Sende dalaşma milletle”
- “Ne bileyim mayamızdan mıdır nedir, rahat duramıyoruz işte”
- “Hadi gel seni Kamil ustaya götüreyim, böyle olmuyor ikide bir baykuş gibi düşünüyorsun.Bir gün gideceksin stresten. Bir şey değil çoluk çocuk perişan olacak.
- Git işine yahu dedi,sonra dayanamadı sordu arkadaşına kır saçlı orta yaşlı adam”ne yapacağız Kamil ustada”
- “Güngörmüş ,bilge adamdır.Anlatırsın derdini sana nasihatte bulunur.İyidir,halden anlar, rahatlarsın kendine gelirsin” dedi arkadaşı kolunu çekiştirerek

- Emr-i vakilerden hoşlanmamasına rağmen arkadaşının bu ilgisi hoşuna gitmişti kır saçlı orta yaşlı adamın ”peki hadi bakalım ne yapacak görelim”
Kamil ustanın dükkanı küçük , üç kişinin ancak sığabileceği kadar genişlikte bir tamirci dükkanıydı.Ayakkabı tamir ederdi. Orta boylu, boyuna göre biraz kilolu,esmer,kır saçlı yetmiş yaşlarında türünün son örneği denilecek cinsten birisiydi.İlk bakışta sert bakışlarından yanında durma kaç cinsinden biri imiş gibi görünse de, söze başladığında karşısındakine güven hissi verirdi.
-“ Selamünaleyküm kamil emmi kolay gelsin”
- “Aleykümselam” dedi kamil usta kısa umursamaz bir bakışla, gözünü elindeki işten ayırmadan tabureleri işaret etti ”buyurun”
-“ Ne var ne yok işler nasıl”
- Güven veren kalın sesiyle ”ne olsun ayaklar eskitiyor eller yeniliyor”
- “ Bak sen “dedi kır saçlı orta yaşlı adam içinden “ağzı iyi laf yapıyor”
- Bir kahkaha patlattı arkadaşı “sen çok yaşa emi”
- Gururlandı Kamil usta “eee biz bu saçları değirmende ağartmadık”, hani böyle iltifata bir şeyler ısmarlanır der gibi “çay söyleyeyim size”
Cüssesinden umulmayacak bir çabuklukla megafona uzandı Kamil usta ”bana üç çay”
- “Gerek yoktu” dedi kır saçlı orta yaşlı adamın arkadaşı sana bir şey danışacaktık.”Hem seni nereden tanıyacaklar adını söylemedin ki?”
- “Tanırlar ,tanırlar dedi Kamil usta ; benim sesim özel der gibi manalı bir gülüş attı.
- “ Eee söyleyin bakayım ne var ne yok, hayırdır”.
- Ooo dedi kır saçlı orta yaşlı adam kendi kendine” adama bak dert babası olduğunu resmen ilan etmiş, bravo valla”
- Arkadaşı “yoo dert sayılmaz “ dedi sırıtarak “sadece evham”
- Bilmişçesine “Evhamda hastalıktır”
- Ehh biraz”
- “Yok, yok birazı yok tamamen hastalıktır”
İçinin daraldığını hissetti kır saçlı orta yaşlı adam;”ulan bunların maskarası olduk bu yaştan sonra”
Bunaldı,hatta aşağılandığı hissine kapıldı,arkadaşına kızdı, tamirciyle ne muhatap ediyor beni diye geçirdi içinden.Tamirciye kızdı,kendine kızdı, şimdi herkese kızmaya başladı ”ulan ne hallere düştük” dedi kendine.
- “Anlat be çekinme, sen bir garip ben bir garip, burası dostlar mekanı. Beni tanısan ne olur tanımasan ne olur.Sen ağa ben maraba ne fark eder.Sen zengin, ben fakir ne olur yani. Hepimiz aynıyız yüzümüzde gülümseme olmadıktan sonra”
-“ Peki “ dedi kır saçlı orta yaşlı adam şaşkınlıkla karışık,birazda utanarak.
- “Şu çayları soğutmadan içelim” dedi Kamil usta itibar edilmenin haklı guruyla.
- “Çaylarda güzelmiş” dedi kır saçlı orta yaşlı adam.Neşelenmişti, kendini dostlar meclisinde hissetmeye başlamıştı.
- “Kamil ustaya kötü çay gelmez” dedi arkadaşı.
- “Sağ olsunlar çaylarımıza dikkat ederler dedi ayrıcalıklı olmanın keyfi
İle “ eee anlat bakalım” dedi kamil usta
- “Ben ARASATTA” kaldım kamil usta dedi birdenbire kır saçlı orta yaşlı adam.Bu ani çıkış Kamil ustayı da irkiltti.
- “Nasıl yani”!
- “Bas bayağı” diye atıldı arkadaşı.
-Arkadaşının konuşmasına devam etmesine fırsat vermeden “anlatayım” dedi kır saçlı orta yaşlı adam,rahat bir tavırla.
Rahatlamıştı, artık çekinme ,şüphe,küçümseme velhasıl olumsuzluğa düşürecek ne varsa atmıştı üzerinden.Rahattı artık ”dost meclisinde idi ya”!
- Ben Ünye’de doğmuşum kamil usta.İki yaşımda babamın işleri dolayısıyla çiladere gitmişiz.Orada dokuz yaşına kadar kaldık.Köy çocuğu gibi yaşamadım.Çünkü biz şehirli idik.Yani “ekabur” takımındandık.Çiladerin uşakları ekabur uşağı diye bana mesafeli davrandılar
- Sonra şehire indik.Mahalledeki arkadaşlarım bana köyden gelme muamelesi yaptılar.Takım tutmadığımı görünce güldüler,topa vurmasını bilmiyordum çünkü ben yamalık topla büyüdüm.Benimle alay ettiler.Yakan top oynarken de topu çok sert atıyorsun diye de kızarlardı.Oyuna almak istemezlerdi. Ne yapsam yaranamazdım.
- “Yani arasatta kalmış Kamil emmi” diye sırıttı arkadaşı
- Kır saçlı orta yaşlı adamın arkadaşını duymazlığa gelerek “Hımm” dedi kamil usta “iş galiba ciddi.” diye söylendi, tavırlarında bir uzman edası vardı.
- “Anlıyorum seni devam et” der gibi başını salladı Kamil usta.
- Bizim ev Kaledere mahallesinde idi.Konak sinemasının hemen üzerindeki düzlükte.Yani Ünye’nin tam ortasında
- “Olsun! ne var bunda”
-“Ne varı şu; Bilirsin eskiden Ünye’de her mahallenin bir kimliği vardı.Bu pek dillendirilmezdi ama herkes bilirdi.
- “Mesela”
-“Mesela Yalı kahvesi Burunucu eski rum, ermeni mahallesiydi bilirsin.Türkler de yaşardı, yani karışıktı.Dolayısıyla biraz serbestlerdir.Çamurlu Türk mahallesi idi ve tüccar mahallesiydi.Halleri vakitleri yerinde idi.Kasap mahallesi de düğün dernek mahallesi idi.Neşe de boldu kavgada.
- Sonra !
- “Çınarlık ,Fevziçakmak oralar da köyle birebir ilişkisi olanlar otururdu.”
- “ Doğru”
- İşte bizim mahallede bunların ortasında olduğu için her türden aile yaşardı.Bir tarafımız da okumuşlar,bir tarafımız da tüccarlar diğer tarafımız da bir ayağı köyde olanlar vardı.
- “Bunun seninle ne alakası var.”
- “Olmaz olur mu? Yalı kahvesine gidip onlara uyamayız ,çınarlığa gidemeyiz,kasap mahallesine hele hiç gidemeyiz”
-“Neden”?
- Biz onlar gibi ne oynayabiliriz nede kavga edebiliriz,Yalı kahvesi hep bir alem,kendi başına ayrı bir dünya.
- Kamil usta hırnzırca gülümsedi “Anlıyorum arasadda kaldınız yani”
Kır saçlı orta yaşlı adam Kamil Ustanın gülümsemesine bozulur gibi olmuştu ama renk vermedi. Zaten niye kızacaktı ki bazen kendi haline oda gülüyordu.Görmemiş gibi davrandı. Anlatmasına devam etti.
- Kişilik olarak etliye sütlüye karışmazdım.Kenarda durup olayları seyrederdim.Kendime göre yorumlar,analizler yapardım.Saf zannederlerdi bir şey sormazlardı aralarına alırlardı.Nasıl olsa bir işten anlamıyorum ya.Sonra saf olmadığımı anlayınca kovmak için ellerinden geleni yaparlardı.
- “Olur böyle şeyler,her yiğidin başına gelir” dedi kır saçlı orta yaşlı adamın arkadaşı alaycı bir ifadeyle
- “Lafa karışma” diye söylendi kamil usta
-“Ama emmi rahat durmuyor ki, alemin doğrusu bu ya!”
- “Hele birer çay daha içelim” diyerek yine her zaman ki çabukluğu ile megafona sarıldı Kamil usta. Maksadı çay ısmarlamak değildi sinirlerini yatıştırması gerekti.Böyle alaycı hallere katlanamazdı, kır saçlı orta yaşlı adamın arkadaşına bozulmuştu.
- Kır saçlı orta yaşlı adam mahcup bir tavırla “Sağ ol emmi zahmet verdik yeterince zaten sana , birde keseni yormayalım”
İlk defa emmi dedi kamil ustaya.Kendiside şaşırmıştı bunu söylediğine.Daha yarım saat önce ona ne gözle bakmıştı.Şimdi ne durumda idi.”Bu işte var bir hikmet” dedi içinden
Boş konuşma devam et der gibi eliyle işaret yaptı Kamil usta.Kamil ustayı kızdırmamak lazımdı .Yoksa sağı solu belli olmazdı bu tip insanların.Bıraktığı yerden devam etti,
-“ Doğruluktan değil emmi göz görüyor akıl eriyor ya!.. Ne bileyim,içimden birileri dürtüklüyor beni durmadan ”.Sonra adımız doğrucu davuta çıkıyor.
Çaylar geldiğinde çay markası kutusuna uzandı kamil usta”ne kadar oğlum”,
- “Altı usta” dedi çaycı çırağı saygıyla
Kamil ustanın amacı konuyu değiştirerek kır saçlı orta yaşlı adamı rahatlatmaktı. Çünkü adam anlattıkça rahatlayacağı yerde hüzünleniyordu.Çay markalarını kendisi vermezdi,”geç al” derdi çaycı çırağına,ama göz ucuyla da ne kadar aldığını takip ederdi.
- “Gittiğin yerin bir gözü körse bir gözünü de sen kör edeceksin” diye mırıldandı ,Kamil Usta.Mesajın alınıp alınmadığını anlamak için göz ucu ile de karşısındakileri süzüyordu.
Birinci bölümün sonu

Hiç yorum yok:

  Kalemi kırmışlar bir kere...  Temyiz etmenin ne kârı var.  Hükmünü  erteleme kadı...  Ruhuma zulmün ne kârı  var.