Bu Blogda Ara

8 Ekim 2025 Çarşamba

KUMDA OYNAYIN ÇOCUKLAR!..

 

İlk defa gittiğiniz bir şehirde, pazaryerleri gibi, parklar gibi yerleri dolaştığınızda… Ya da sivil aktivite anlamında faaliyetlerin neler olduğunu soruşturduğunuzda… Veya (eğer bir meslek mensubu iseniz) mensup olduğunuz odaya bir uğradığınızda… En azından bir esnaf lokantası veya kahvehanesine yolunuz düştüğünde…

O şehrin yaşam felsefesi, kültürü, medeniyet seviyesi hakkında fazlası ile fikir sahibi olursunuz. O şehir hakkında yığınla methiyeler düzseler bile bir kulağınızdan girer öbür kulağınızdan çıkar. Siz göreceğinizi görmüşsünüz zaten.

Bir adım daha ileri gidelim. Eğer (toplumsal) bir olaya şahit olmuşsanız, olayın aktörlerinin davranış biçimlerinden o şehir hakkında kanaat notunuzu korkmadan verebilirsiniz.

Bir şehrin medeniyet seviyesi o şehrin ekonomik durumundan çok ( sanatsal ve sportif gibi) toplumsal faaliyetlerinin dereceleri ve kaliteleri ile ölçülür.

Bu arada,

Sadece birincisine yani ekonomik güce sahip şehirler “hanzoluktan” öte gidemez. Medeniyet yolunda daha kırk fırın ekmek yemeleri gerekir.

Ekonomik durumu sıkıntıda ve bir de toplumsal faaliyetlerinden bihaber şehirler ise büyücek köyden hallicedir. Buranın ahalisi bol bol geçmişi ile övünür ve stres atmak için en kolay yolu seçer. “Siyaset”. Kısaca her şeyi siyasete bağlar. Orada da bol bol atışma, kavga ve kışkırtma vardır.

Siyaset meslek gibi görünse de; Bizim gibi ülkelerde işi-gücü olmayan, biraz parası olan, geleceğini makamlarda arayanların ve düşman bildiklerini çatlatmak isteyenlerin çok kolay yapabileceği şeydir.

Siyasette kurallar alabildiğine zayıftır, tahsil istemez ve birazda “kibarca” gününe ve saatine göre hareket kabiliyeti ister. Ama şunu da unutmamak gerekir; Siyasetin ve siyasetçinin çerçevesini çizen de toplumun kendisidir. Yani toplumun kültür ve medeniyet seviyesidir. Medeni toplumlarda (hele) bir milletvekilinin kazıklarla şov yapmasına bırakalım toplumu kendi partisi dahi izin vermez.

Yine dönüp dolaşıp geliyoruz toplumun kültür ve medeniyetine… O da malum olduğu üzere, her türlü toplumsal etkinliklerle sağlanır.

Etkinlikler, toplum katmanlarının birbirine yakınlaşmasını, birbirlerini anlamalarını ve ortak değerler üretmelerini sağlar. Bireylerin hoşgörülü olmalarına vesile olur. Yani toplumsal etkinlikler siyaset gibi çatışmacı değildir. Tartışmalar-ki ben münazara kelimesini kullanmayı yeğlerim- insancıl ve aynı zamanda daha bilimsel temellere oturur.  Ağzı olanın da konuşmasına fırsat verilmez. Nezaket, zarafet ve bilgiye hürmet vardır. Kısaca seviye alabildiğine yüksektir. Karşınızdakinin düşüncesini benimsemeseniz bile, önerinin kalitesini takdir edersiniz.

Son paragrafıma geçmeden önce;

Her türlü sanatsal faaliyetlerin iktidarlarla, yönetimlerle, mali imkânlarla ve binalarla doğrudan alakası yoktur. Elbette imkânların, yapılmak istenen etkinliklerin kalitesinde etkisi vardır ama yapılmasına engel değildir. İmkânlar ölçüsünde yapılır. Bu nefsi heves değil, imkânı olan her bireyin toplumsal sorumluluğudur.

Yaşadığımız şehirde yani Ünye’de,

Sanatsal faaliyetler var mı? Varsa hangi faaliyetler?  Ben duymadım, duyan beri gelsin!

Yıllık etkinlikler var mı? Belediyenin arada bir festival adı altında getirdiği sanatçılar hariç yöresel etkinlik var mı? Elbette yok.

…Ve elbette,

Sanatsal ve kültürel altyapının olmadığı bir şehirde canım Belediye Sinemasının yıkılıp yerine AVM yapılmasına, koskoca kamusal alan olan Pazar Yerinin kaldırılıp yerine yine AVM yapılmasına tepki olmaz.

Onun için betona sıkışıp kalmayın çocuklar… Kumsalda (bugüne kadar yaptığınız gibi) “var oynayın git oynayın…”

 

 

 

Hiç yorum yok:

KUMDA OYNAYIN ÇOCUKLAR!..

  İlk defa gittiğiniz bir şehirde, pazaryerleri gibi, parklar gibi yerleri dolaştığınızda… Ya da sivil aktivite anlamında faaliyetlerin nele...