Bu Blogda Ara

9 Ağustos 2025 Cumartesi

TARİHİN MEZAR KAZICILIĞI

 


Bu tür tartışmalar eskiden de vardı gerçi… Ama son on yıldır( özellikle son birkaç yılda) ivmesi giderek arttı.

Özellikle iktidar ortaya bir şeyler atıyor, bunun üzerine memleketin her tarafından (aleyhte veya lehte) sesler yükseliyor.

Mesela,

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Abdülhamit otuz üç yıl bir karış vatan toprağını kaybetmedi” diyor. Öbür taraftan bir buçuk milyon km. kare kaybedilen toprağı nerelere koyacağız deniliyor.

Son günlerde Face’de, 60’ların kudretli albayı Alpaslan Türkeş’in videosu dolaşıyor. Videoda İttihatçılar hakkında söyledikleri yer alıyor. Kısaca, “İttihatçılar vatanperver olabilirler ama şu kadar vatan toprağının kaybedilmesine sebep oldular. İttihatçılar komitacı idi ve komitacılardan devlet adamı olmaz.” Diyor.

Gönderilerin altında da (aleyhte- lehte) bir sürü yorumlar. Sonuç? Maksat içimiz ferahlasın. Rakibe bir yumruk da benden hesabı…

İletişim araçları o kadar çeşitli ve ulaşılabilir kolaylığı var ki; bu tür sitelere üye olmayı becermek, biraz da internette dolaşma kabiliyeti her şey için yeterli.

Bu tür yazı ve videolar ilmi derinlikten yoksun, magazinsel, karşıtına balyoz indirmek ve taraftarının gönlünü hoş etmek ile safları sıklaştırmak için kullanılıyor.

Elbette bu tür tarihi olayları ders almak için unutmamak gerekir. Ama bu bizim gibi sade vatandaşların işi değildir. Akademisyenlerin üzerinde çalıştığı, çok yönlü araştırıp, incelediği,( artısı ve eksisi ile) netice çıkarıp dersler sunduğu konular olmalıdır. Kısaca, eş-dost sohbetlerinde, kahvede pişti oynarken tartışılacak konular değildir.

Bu tartışmalar bize hiçbir şey kazandırmadığı gibi, konuların değerlerinin yitirilmesi, alınması gereken derslerin alınmamasına yol açar. Kısaca konu magazinleşip “mahalle dedikodularına” döner.

1-   Bu tür tartışmalar tarihi magazinleştirir, tarih bilincini törpüler, toplumu ayrıştırır, her kesimin, her meşrebin ayrı tarih bilincini yaratır. Hâlbuki millet olmanın şartlarından birisi de ortak tarih bilincidir.

2-   Bu otoriter iktidarların arayıp da bulamayacağı bir olgudur. Günümüzde tartışılması hiçbir işe yaramayacak konuları tartıştırarak muhalefeti ayrıştırmak, parçalamak, günün ve geleceğin asıl sorunlarının gündeme gelmesini engellemektir.

3-   Dolayısıyla otoriter rejimler zaman-zaman böyle konuları kasıtlı olarak ortaya döker. Böylelikle günün önemli sorunlarını göz ardı ettirdiği gibi, muhalefeti de ayrıştırır. Mesela Abdülhamit hikâyesi gibi…

4-   Ayrıca kuşaklar arası tarih bilinci ile öncelikler sıralamasını yok eder. Çünkü yaşlı kuşağın tarihi değerleri ve öncelikleri ile genç kuşakların değer yargıları ile öncelikleri farklıdır. Dolayısıyla parçalanmış tarih bilincinin genç kuşaklara aktarılması mümkün olmadığı gibi; günün ve geleceğin sorunları üzerinde kafa yorma şevkini de dumura uğratır.

5-   Bu tür “kavgalar” günün sorumlularının ve sorunlarının tespitinden ziyade, geçmişin günahlandırılması neticesini verir.

6-   Sonuç olarak; “kolay siyaset” yapmaya alışmış –muhalefet de dâhil- siyasetçilerin işine yarar. Ayrıca bu otoriter iktidarların arayıp da bulamayacağı şeydir. Böylelikle toplum kolayca yönlendirilebilir, manipüle edilebilir.

Bu “tarihin mezar kazıcılığından” başka bir şey değildir.

 

 

 





Hiç yorum yok:

TARİHİN MEZAR KAZICILIĞI

  Bu tür tartışmalar eskiden de vardı gerçi… Ama son on yıldır( özellikle son birkaç yılda) ivmesi giderek arttı. Özellikle iktidar ortaya b...