Bu Blogda Ara

13 Temmuz 2025 Pazar

BİR GARİP MAHLUKAT ŞU İNSANOĞLU

 

Benim bir Ulu Büyük Dedem vardı. Ömr-ü hayatım boyunca zaman zaman ondan feyiz alırım. Bunu kadim dostlarım ve eski okuyucularım gayet iyi bilirler. Hatta küçümseme edasıyla bazen bu senin fikrin mi yoksa Ulunun mu diye de sorarlar.

Ulu Büyük Dedem, bazen bir şeye hayret ettiğinde “bir garip mahlukat şu insanoğlu” derdi. Aslında bu lafının altında biraz da hayretten çok “fazla değer vermeye değmez” kabilinde bir küçümseme vardı.

Geçen gün bir arkadaşım bir şeylerden dem vurduğumda “sıkma canını, kalbini föltek tut” dediydi.

Onun da söylediği teselli kabilinden…

Yine bir arkadaşımla gecenin ilerlemiş bir vaktinde sohbetin derinliğine dalmışken “yahu aslında insanlar akıllı geçinen aptallar” dediğimde… Arkadaşım yerinden zıpladı “biraz ağır olmadı mı?”

Biraz ağır oldu olmasına da… Felsefe ilmi hakkında iki satır yazı okumamış birinin böyle bir kelam yumurtlaması olağan sayılmalı aslında.

Ama azizlerim,

Tarihin bilmem hangi devrinde, insan varlığının parmakla sayıldığı zamanlarda yaşamış Aristoları, Sokratesleri, Eflatunları bilmem kaç milyar insana hala referans oluyorsa haksız-mıyım yani.

İçinizden “ama bilimin bu denli gelişmesi insanoğluna hiç mi yaramadı, gelişmesine vesile olmadı?”

Diye sorduğunuzda,

“Size şu soruyu sormama müsaade edin” derim.

Cengiz Hanın oklarıyla şehirleri dümdüz edip insanları kan gölünde boğmasıyla, Hitler’in panzerleri ile yaptığının ya da Netanyahu’nun füzeleri ile yaptığı arasında ne gibi mantıksal fark var?

Kıt aklımla şu neticeye varıyorum,

İnsan molekülü yaratılıştan beri aynı. İşin tuhaf tarafı, üzerinde ne kadar çalışılırsa çalışılsın molekülün yapısı değişmiyor. Değiştirilmeye çalışıldığında da o insan değil, başka bir şey oluyor.

Geçen gün bir yazıda okumuştum. İnsanın ürettiği yapay zekâ yalan söylemeye başlamış. Demek ki insanın huyu ona da bulaşmış.

Din alimleri buna ne tepki verirler bilemem, ama gerçek değil mi? Yüce yaradan bizi hizaya sokmak için sayısız peygamberler göndermiş. Demek ki molekül değişmeden bu iş olmayacak. Değişmeyeceğine göre…

Eskiden bir şeyler olur, dağ başındaki garip seneler sonra öğrenir, iş işten geçtiği içinde kabullenir “büyüklerimiz öyle takdir etmiş” derdi.

Şimdi öylemi…

Büyüklerimiz daha leb demeden leblebiyi midemize indiriyoruz. Yahu dur bakalım adam ne diyor? Demeden teorilerimizi sıralıyoruz. Büyüklerimiz de bu işi bildiğinden “dur bakalım ne olacak” diye koltuğuna kurulup kahvesini yudumluyor.

Yazım siyasete doğru kayıyor galiba,

Dedim ya… Dünya eski dünya değil diye. Trump’ın yellendiğini memleketin en ücra ağaç dibinde keyif çatan sağır Memed bile duyuyor. “Acaba kokusu nasıldı. Yediği fasulye Akkuş Fasulyesi miydi?” Yahu Akkuş Fasulyesi Amerika’da ne arasın?

Bunlar zararsız şeyler. Bir de az buçuk mürekkep yalamış, sosyal medya hastalığı da varsa döktürüyor mübarek.

Bir de biz guraba insanların yüceltme hastalığı var. İlla yücelteceğiz ki uğruna meftun olduğumuzun değerine paye biçilmesin.

Yahu meftun olduğunun yetiştiği toprağa, geçtiği yollara bak. Çekeri buna elverişli mi? “Yok arkadaş, bildiğin gibi değil. Allah vergisi, seçişmiş adam.”

Allah’ın hikmetinden sual olunmaz gerçi.

Lakin

Allah hep böylelerini mi seçip, önümüze koyuyor?

Bir fıkra ile işi bitirelim,

Ağanın biri köyünde aklı kıt delikanlıya “köyün meydanında her gün bana söveceksin ve parsayı sen toplayacaksın” der. Delikanlı ağanın isteğini yerine getirir. Narasını atar, parsayı toplar, ağaya da payını getirir. Derler ki, “ağam bu ne iştir?

Ağa derki “o hükmünü yerine getiriyor. Haracı ben almıyorum o alıyor. Vakti gelince de köylüyü ondan kurtarıp ağalığımı göstermiş olacağım. Köylü de bana minnet duyacak. Hem de aklı kıtın ileride yapacağı densizlikten kurtulmuş olacağım.”

Yahu,

Milyarlarca dolar yatırım yapacağım, yıllarca emek sarf edeceğim… Sonra gelip “Büyük Türkiye.” Diyeceksin.

Olur, üstüne bir de kaymaklı kadayıf.

Hiç yorum yok:

ÖZGÜL AĞIRLIK

  Yeni yetmeler bilmezler, Sovyetler dağılmadan önce Sovyetlerin ne kadar güçlü bir devlet olduğunu okur, okumaktan öte hayal ederdik. Ama...