Son aylarda dünya gazetelerine merak saldım. Özellikle komşu ülkelerin basını daha çok ilgimi çekiyor. Sağ olsun Google Amcanın bu konuda büyük yardımları var. Eskiden kafa göz yara yara çeviri yapıyordu. Şimdi ufak hatalar olsa bile, son derece edebi çevirileri var.
Yoksa,
ceddimde Ermeni yok ki Ermeniceyi sular seller gibi bileyim.
Geçen
gün,
Ermeni
gazetelerinden birinde, anket sonuçları gördüm. Oranlar değişik olsa bile
bizimkilerle nerede ise birebir aynı.
Mesela,
parlamentoya güven %73 olumsuz. Bugün seçim olsa kararsızlar oranı %45,
iktidardaki Paşinyan hükümetine güvensizlik %40’ları geçmiş. Muhalefetin durumu
da pek matah değil. En güvenilir komşu %45’le İran. Rusya %40’lara düşmüş.
Sonra Fransa geliyor. ABD’nin esamesi okunmuyor.
Ermenistan’ın
nüfusu 1991’de üç milyon altı yüz binmiş, şimdi üç milyon civarında. Yani
nüfusu geçen otuz beş yılda düşmüş. Devamlı dışarıya göç veriyor. En başta
gençler kaçıyor. Nüfusunda üçte biri başkent Erivan’da yaşıyor. Yani bir milyon
civarında. Sovyet zamanında hatırı sayılır sanayi varken, şimdi ekonomisi
tarıma dayanıyor. Ekonomiyi yurt dışındakilerin gönderdikleri ile ayakta
tutuyor. Kişi başı yıllık gelir altı bin dolar civarında. Ermeni Dram’ı 10.56
Türk Lirası. Fena değil.
Sosyal
düzeni, Azerbaycan ve Türkiye düşmanlığı, Karabağ’ı sahiplenme ve 1915
olaylarının ajitasyonu sağlıyor. Yani vatan elden gidiyor duygusu. Kısaca bol
miktarda kin, garez ve ağıtlar. Ülke savunmasını ve sosyal düzenini Rusya’ya
havale etmiş. Düne kadar Rusların desteklediği oligarklar ve siyasetçileri
tarafından sağlanıyordu.
Şimdi,
Ermenistan
yol ayırımda ve ülke atadan gelen bu politikalarla ayakta kalamayacağının
farkında olmaya başlamış. Ağıt yakmakla, düşman yaratmakla ve buna bağlı
milliyetçi söylemlerle ayakta kalamayacağını fark etmiş görünüyor. Her ne kadar
gençler için bu ütopya geçerliğini korusa ve Karabağ yenilgisi kanlarına
dokunsa da yaşlılar savaş hukukundan ve sefillikten bıkmışlar. Devamlı istim
üzerinde yaşamaktan yorulmuşlar, huzur istiyorlar. Kısaca ütopya yaratmak,
Rusya’nın ileri karakolu olmak Ermenistan’a fakirlik ve huzursuzluktan başka
bir şey kazandırmamış. Ermenistan Paşinyan vasıtası ile dünya ile
bütünleşmekten ve komşuları ile barış içerisinde yaşamaktan başka yol
olmadığını görmeye başlamış.
Dün
İran gazetelerine göz gezdirirken bir yazı dikkatimi çekti. Yazarımız özetle
şunu diyor; “biz dünyada devlet olarak ideolojik davalar güderken, birliğimizi
ideolojik davalar üzerine kurarken, beraber aynı mahallede yaşadığımız kapı
komşumuzla diyaloğumuzu kopardık, millet olma şuuruna varamadık. Gördük ki,
İsrail ile yaptığımız 12 gün savaşında sularımız akmadı, elektriklerimiz
kesildi, dükkanlar günlerce kapalı kaldı, açlıkla boğuştuk savunmamız tarumar
oldu. Ne için? İşin en acı tarafı bizden binlerce km uzaklıktaki rahatı yerinde
soydaşlarımız bize ideolojik gazlar vermekten geri durmadılar. Sonunda sorusunu
soruyor; dünyada ideolojik savaşlar yapıp ülkenin kaynaklarını heba eden
iktidarın, daha içeride kendi milletini yaratamamış bu devleti nasıl ayakta
tutabilir?”
Yazarımız
kısaca “millet olmak bilincinden yoksun bir devletin dünyada ideolojik savaşlar
yapmasının bize ne faydası var. Önce millet olmak şuuruna varmamız gerekmez mi?
Türkiye
hakkında da bir şeyler yazmak isterdim. Ne yazayım ki? Hep bildik şeyler.
Mesela,
Adam
hala Atatürk’ten dem vuruyor. Yahu yüz yıldır feyiz alamamışsan rahmetli
mezarından kalksa ne olur? Malı kaptırmışsın şimdi mi aklın başına geldi. Geç
bu işleri…
Dünya
ümmetleri falan,
Yahu
dünya yirmi birinci yüzyıla gelmiş hala ümmet sevdasındasın. Senin geldiğin yer
belli, gittiğin istikamet ayan beyan ortada. Elinde yok, avuncunda yok. Önün
ardın açık… Birinin kucağında ahkam kesiyorsun. Haydi in de bir görelim
endamını. Sen bu milleti bölme yeter. Kim dünyada halkını zapt- uru zapt altına
alabilmiş ki sen alacaksın?
Ama
niyet zapt altına almak değil. Niyet eline verileni tatbik etmek.
Hep
söylerim,
Eğer
bir şey amaçlıyorsan önce muhalefeti kontrol altına alacaksın. Yani iktidardan
önce muhalefeti yandaş yapacaksın. Adam demokrasi havarisi, üniversiteye bile
demokratik olarak arka kapıdan girmiş. Silivri’ye de demokratik olarak arka
kapıdan girdi. Ön kapıdan girecek değil ya…
Güncel
misal size,
CHP
Ankara’da cumhurbaşkanlığı seçim bürosu kurdu. Neden acaba? Zamanlama manidar.
Mecliste komisyon kurulup üye verdiği için olmasın sakın!..
Ütopik
söylemler, kurtarıcılar ihya etmeler, ideolojik çıkışlar birilerinin işine
yarıyor ama sadece guraba vatandaşın işine yaramıyor. Üstelik gurabayı
birbirine düşürüyor. Guraba birbirine düşünce de akbabalara yem oluyor.
Gençlerimiz
ikbali ve istikbalini dışarıda arıyor. Yaşı kemale erenlerimiz de artık huzur
istiyor. Yorulduk, yordular bizi. Bizi mezar paklar da… Geride kalanlarımıza ne
olacak?