
"Ne çıkar
bahtımızda ayrılık varsa yarın…
Sanma ki hikayesi şu titreyen
dalların.
Düşen yaprakla biter…
Böyle bir kara sevda, kara toprakla biter."
Zeki Müren’den muhayyerkürdi
şarkısını dinlerken...
Dün baharı düşündüm… Ulu Meşemin dibinde…
Akkuşun serin yelleri gözlerimdeki hüznü silerken…
Yeniden doğmanın sevincini yaşarken tabiat,
toprağa karışmış gazellerden kuvvet aldığını biliyor-muydu acaba?
Var olmanın hazzı, yaşama veda etmenin sebebi
mi olmalıydı?
Ya da bir kutsal dönüşümün kabullenmişliği ile
tefekkür etmek…
Bu ne kutsal duygu, bu ne metanet Rabbim,
gelirken dünyaya gitmeyi kabullenmek…
Sessiz,
sedasız ve onca çetrefil, nefis kokan yolları arşınlarken…
Acaba bir hatıra bırakmak-mıdır, yoksa dünyaya tutunmak-mıdır?
Evlat bırakmak terk-i dünya ederken.
Ya evlada ne demeli?
Onca
yaşanmışlığın, bunca emeğin ardından…
Kendini bu dünyaya armağan edeni,
Kendi elçeğiyle toprağa uğurlamak…
Yarabbi…
Buna metanet mi demeliyim… Yoksa nefsin ahlaksız çıkarcılığı mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder