Büromun karşısında, denizin kıyısında bir yel değirmeni, dönüp duruyor pervaneleri. Ne işe yarar, neden döner bilmiyorum,
Tıpkı benim gibi !...
Karşımda bir deniz, bazen durgun bazen dalgalı, ama üzeri bomboş, ne kayık nede bir gemi, üstelik martısız,
Tıpkı benim gibi !...
Evimin karşısında bir tepe, ne bir ağaç ne bir yeşillik, kıraç mı kıraç toz toprak, çalı kuşunu konduracak bir dalı bile yok,
Tıpkı benim gibi !…
Gökyüzü tarumar boz mu boz, bulut yok, mavi yok, güneş hepten kayıp, fark edilmiyor enginliği,
Tıpkı benim gibi !…
Kitaba bakıyorum düzinelerle kelimeler, yığınla harfler, yan yana gelmişler esas duruştalar, bazıları oku diyor, bazıları okuma, Tıpkı benim gibi !... Sokağın karşısında bir “apartuman” yarısı sıvalı yarısı talan, rengi ise alacadan, bir penceresi tahtadan diğeri naylondan,
Tıpkı benim gibi !...
Karşıda bir okul, okulda evlatlar başlarında gardiyanlar, elleri topuz dilleri horoz, durmadan ötüyorlar,
Tıpkı benim gibi !...
Caddede otomobil uçuyor vınnn, çapraz oturmuş şoför, cakadan ediyor kendini heder, sanırsın ki yolların sahibi,
Tıpkı benim gibi !…
“Lüküs” bir cadde, caddede dört çarpı dörtler, binmiş üzerine “asortikler”,herhalde köyden inme dedeleri, arada bir depreşiyor anıları,
Tıpkı benim gibi !...
Karşımda televizyon içinde bir kanal, kanalın içinde adam, boynunda kravatı üzerinde ütülü pantolon, ayağında son moda İtalyan rogan. Duruşu delikanlı ama başbakan, hoyratça soruyor “ne arıyor burada anan?”. Anladım ki ne köylü ne şehirli,
Tıpkı bizim gibi !…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder