Yıl galiba 1974 Haziran başları...
Fakülte ikinci sınıftayım. Okulun Ülkü Ocakları başkanı Süleyman abi ile
fakültenin kapısında karşılaştım.
Kendisi Elazığlı idi… Yaşıyorsa Allah uzun
ömür versin. Rahmetli olmuşsa…Mekânı Cennet olsun.
…Selamlaştık.
- Yakup nihayet mezun oldum. Allah sizi
de kurtarsın.
Biz o yıllarda güle oynaya
okuyamazdık. Bir yanda geçim sıkıntısı diğer yanda anarşi almış başını gidiyor.
Onun sıkıntısı diğer yanda. Onun içindir ki okulu bitirmeyi hep bir sıkıntıdan
kurtulmak olarak algılardık.
- Tebrik ederim abi…Darısı bizim
başımıza.
Birkaç dakika sıradan
sohbetten sonra…
- Abi bana ne tavsiye edersin.
(Kişiliğine değer verdiklerimden, mesleği konusunda uzmanlığından emin
olduklarımdan nasihat/tavsiye almayı kendime vazife bilirdim…Hala daha öyleyimdir.)
- Yakup… Anneniz, babanız sizi okuyasınız,
ekmeğinizi kazanısınız ve bu vatana daha iyi hizmet edesiniz diye canla-başla
çalışıp size para gönderiyor. Öncelikle bunu hak edip, emeklerini boşa
çıkarmayın. Okulu bir an önce bitirmeye bak.
Bu vatana cahil bir
Ülkücüden okumuş bir Ülkücü… Ölü bir Ülkücüden sağ bir Ülkücü daha çok hizmet
eder. Okumuş, sağ bir ülkücü olarak okulunu bitir memleketine git. Orada
memleketine ve ülkene hizmet ederek davana daha çok hizmet etmiş olursun. Merak
etme…Bu ülkeyi kimse bölemez. Bu ülke çoraklaşıp cahil kalırsa o zaman bölünür.
Burada sonuç deyip vaaz
etmeyeceğim…
Bu sadece bir anı paylaşımı… Almak
istedikleriniz varsa onu da siz bilirsiniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder